İstanbul’un fethinde Yavedut Sultan’ın sırrı

/

Dört imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul, özellikle Fatih Sultan Mehmet’in fethi ile ilgili pek çok efsaneye konu olmuş. Fakat bu en akıl almaz efsanelerden biri. O dönem Konstantiniye’de bulunan Melami Şeyhi Maksut’un talebesi Yavedut Sultan’ın varlığı ve duaları İstanbul Fethi’nin elli gün gecikmesine mi neden oldu? Akşemseddin, Yavedut Sultan’ın ne zaman öleceğini telepati yoluyla mı bildi? İşte o efsane:

Efsaneye geçmeden önce Melamilik ile ilgili birkaç bilgiyi aktarmak gerekir; Melamilik, tarikat ve cemaatlerden farklı olarak belli bir kişinin kurduğu ve o kişinin adıyla anılan bir grup değil, yaratılış amacının zirvesi olan gerçek kulluğun ne olduğunu anlama ve böylece kâmil (olgun) insan olma niteliğidir. Kendilerini, ‘Melamilik tarikat değil, hakikattir’ diye ifade ederler. ‘İbadet de gizli kabahat de’ anlayışının hüküm sürdüğü Melamilik inancına göre dedeler yani inancın ileri gelenleri birbirleriyle rüya/telepati yoluyla haberleşir, birbirlerini görmeleri gerekmezmiş. Efsanede geçen o dönemin en önemli âlimi Şeyh Akşemseddin’in Melami olmamasına rağmen, Yavedut Sultan için elli gün sonra öleceğini bildirmesi ve Yavedut Sultan’ın elli gün boyunca fethi dualarıyla geciktirmesi birbirleri arasındaki telepati gücünden kaynaklanıyor olabilir mi?

Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Yavedut Sultan hakkında bize şu efsaneyi anlatır:

“Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u kuşatırken, kuşatmanın neden o kadar uzun sürdüğünü ve Bizanslıların nasıl o kadar dayanabildiklerini merak ediyor ve ordunun şeyhi olan Akşemseddin’e bunun nedenini soruyor. Akşemseddin, Konstantiniye ‘de Yavedut Sultan isminde çok inançlı birinin olduğunu ve Konstantiniye’nin Osmanlıların eline düşmemesi için içten dua ettiğini anlatıyor. İstanbul’un fethinin ancak Yavedut Sultan öldükten sonra gerçekleşeceğini söylüyor ve Yavedut Sultan’ın tam elli gün sonra öleceğini bildiriyor Sultan Mehmet’e. Kuşatma gerçekten elli gün daha sürüyor.

İstanbul Osmanlıların eline geçtikten bir gün sonra Sultan, Ayasofya’yı ziyaret ediyor ve orada göğsünde kan rengi bir yazıyla Yavedut yazan bir ceset bulunuyor. Bunu gören ve Sultan’a refakat eden Şeyh, Sultan’a ‘İşte kuşatmanın o kadar uzun sürmesi bu adamın dualarındandır, Padişahımıza bildirmiştik bunu’ diyor. Etraftaki Şeyhler cesedi yıkamaya kalkışınca, bir ses duyuluyor; ‘Yıkamayın! O şimdi yıkanmış ve cennete kabul edilmiştir bile, onu toprağa verin.’ Şeyhler, tabii ki şaşkın kalıyorlar, cesedi tabuta koyuyorlar.

Yavedut Sultan’ın tabutunun temsili uçuşu…

Tabutu kaldıracakları anda, tabut kendiliğinden denize doğru uçuyor, orada bekleyen bir tekneye yerleşiyor. Tekne çok büyük süratle Haliç’e doğru gidiyor ve tabut orada hazırlanmış bir mezara konuyor. Tüm Şeyhler mezarın başına geliyor ve orada da Yavedut Sultan’ın mezardan gelen sesini işitiyorlar; Allah’a hamdüsena ediyor. Şeyhler ise, mezarı toprakla kapatıyorlar ve onlar da Allah’a hamdüsena ediyorlar. “

Yorumlayın

Your email address will not be published.